Sağlık

Yeme Bozukluğu – Anoreksiya Nervoza Nedir?

Anoreksiya Nervoza ilk kez 1873’te İngiliz hekim William Gull tarafından tanımlandı. Terimin sözcük anlamı “tedirginliğin ortaya çıkardığı iştahsızlıktır.” Bununla birlikte, bu tanımda bir tür yanlış adlandırma söz konusudur.

Çünkü asıl sorun iştahsızlık değildir. Anoreksiya Nervoza’nın altında yoğun bir kilo alma korkusu yatar ve buna düşük bir vücut ağırlığının bile reddedilmesi eşlik eder. Kendisini kilolu hissedip diyet yaparak ileri derecede zayıflama (yaş, boya göre standart ağırlığının %15’inin altında ya da beden kitle endeksinin 17.%’in altında olması), vücut ağırlığı ve biçimi ile aşırı uğraş, kilo almaktan aşırı korkma,zayıf olmayı şiddetle arzulama gibi belirtilerle seyreden biyolojik, psikolojik, sosyokültürel etkenlerin birlikte rol oynadığı bir bozukluktur.

Medya ve toplumun bir kesiminde manken hastalığı, sıfır beden hastalığı olarak da bilinir. Yaygın olarak ergenlik döneminde başlamakla birlikte çocuklarda ya da ileri yaş yetişkinlerde de görülebilir. Kadınlarda, erkeklere göre on kat daha fazladır ve yaklaşık %25 ile ölüm oranı en yüksek psikiyatrik bozukluktur. Tıbbi komplikasyonlardan sonra en sık görülen ölüm nedeni intihardır.%3-23’ü intihar girişiminde bulunur ve bunların ölümle sonuçlanma oranı %50’dir.

Anoreksiya , Tipik olarak ergenliğin ilk dönemlerinden orta dönemlerine doğru, genellikle bir diyet döneminin sonunda veya ebeveynin ayrılması gibi bir yaşam olayını takiben başlar. Kişi normal ağırlığına sahip olmayı reddeder, kilo almaktan çok korkar ve zayıflamakta olması bu korkuyu azaltmaz. Menstürasyon kesilir ya da düzensizleşir.

Anoreksiya, ergenlikten önce başlamışsa menarj gerçekleşmez. Kızlarda meme gelişimi durur,erkeklerde cinsel organlar gelişmez. Kadınlarda cinsel ilgi ve istek kaybı, erkeklerde cinsel isteksizlik ve güçsüzlük görülür. Sık sık tartılırlar ve kilodaki en küçük bir artış bile yoğun sıkıntı duymalarına neden olur.

Bedenlerinin çeşitli bölgelerini ölçerler ve aynada kendilerini uzun uzun incelerler. Yiyeceklerle yoğun zihinsel meşguliyetleri vardır , başkaları için lezzetli yiyecekler hazırlamaktan hoşlanırlar, yemek kitapları okurlar, garip ya da törensel yemek yeme davranışları sergileyebilirler, yiyecekleri saklayabilirler, çöpe atabilirler ya da gizlice kusarlar.Metabolizmayı arttırıcı olarak düşündükleri tiroid preparatları kullanabilirler.

Anoreksiya Nervoza’nın iki türü vardır. Kısıtlayıcı tip ve tıkınırcasına yeme/çıkartma tipi. Bu iki tip arasındaki temel fark, kişilerin aşırı düşük kilolarını nasıl koruduklarıyla ilgilidir. Kısıtlayıcı tipte yemek miktarını kısıtlamaya yönelik her türlü çaba söz konusudur ve kalori alımı sıkı bir şekilde denetlenir.

Kişiler bazen diğer insanların önünde yemek yemekten kaçınırlar.Masadayken aşırı derecede yavaş yiyebilir,yemeklerini çok küçük parçalara ayırabilir ya da gizlice atabilirler.

Tıkınırcasına yeme çıkartma tipi, öncesinde daha kilolu olma, cinsel açıdan daha deneyimli ve daha dışa dönük olma eğilimindedir. Madde kötüye kullanımı ya da çalma davranışlarında bulunma olasılıkları daha fazladır. Kısıtlı tiplere oranla duygu durumları daha değişkendir.

Zayıf olmanın güzellik, başarı ve çekiciliği temsil ettiği şeklindeki kültürel baskılar hastalığın gelişimi için risk oluşturuyor. İnceliğin medyada bir ideal olarak resmedilmesi , şişman olmak ve kendini özellikle çekici insanlarla karşılaştırma eğilimi gibi durumların hepsi bedenden hoşnutsuz olmaya neden olmaktadır.

İnce olmak yönünde güçlü bir dürtünün oluşmasında diğre önemli bir faktör ise, akranların ve ebeveynlerin şişmanlığa yönelik eleştirileridir. Mükemmeliyetçilik ve kişisel yetersizlik hissi , bir kişinin özellikle görünüşüyle ilgilenmeye başlamasına yol açabilir ve diyet yapmayı güçlü bir pekiştiriciye dönüştürebilir.

Sosyokültürel baskılar, özerklikle ilgili sorunlar, ergenlikteki hızlı fiziksel değişim,hastalık öncesi şişmanlık,kişilik özellikleri, bilişsel tarz, algısal bozukluklar, kişiler arası ve ailevi güçlükler diğer yatkınlaştırıcı faktörler arasında yer alıyor.

Kadınların dış görünümlerinde modern kültürün güçlü bir etkisi vardır.İdeal beden şekli görünümden daha fazlasını ifade ediyor ve başarı, özkontrol, güzellik gibi başka özellikleri de simgeliyor. Transkültürel çalışmalar, batılı olmayan ülkelerde anoreksiyanın daha seyrek görüldüğünü, Batı’nın incelik standartlarını içselleştiren kültürlerde oranın arttığını gösteriyor.

Örneğin; Almanya’da yaşayan Yunan ve Türk kızlarında yaygınlık,ülkelerinde yaşayanlara göre 2 kat fazla.Vücut biçimi ve ağırlığının önemli olduğu bazı meslek gruplarında (manken,balerin,atlet vb..) görülme sıklığı daha yüksek.

Anoreksiya Nervoza bedeni etkiler ve birçok tıbbi komplikasyona yol açar. Anoreksiklerin birçoğu son derece sağlıksız görünür. Çok az beslenen bu insanlar düşük sıcaklıklarla baş edemezler. Kronik düşük tansiyon nedeniyle genellikle kendilerini yorgun, zayıf düşmüş, sersemlemiş hisseder ve bayılırlar.

Tiamin(B1 vitamini) eksikliği de görülebilir; bu da düşük kilolu anoreksiklerin bazılarında depresyon ve bilişsel değişikliklerin nedenlerinden biridir. Bu sorunların birçoğu kilo alınmasıyla birlikte düzelir.Anoreksiya Nervoza yaşamın ilerleyen dönemlerinde osteoporoz riskini arttırır.

Bunun nedeni kemik yoğunluğunun erken dönemlerde oluşmasıdır. Bu dönemde sağlıklı beslenmemek, kemiklerin esnekliğini yitirmesine ve yaşam boyunca daha kırılgan olmasına yol açabilir. Anoreksiya Nervoza’sı olan kişiler kalp aritmi(düzensiz kalp atımı)nedeniyle ölebilir. Bunun nedeni bazen potasyum gibi temel elektrolitlerdeki ağır dengesizliklerdir. Kronik düşük potasyum düzeyi(hipokalemi) diyaliz gerektirecek kadar böbrek hasarı ve böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir.

Karaciğerde yağlı dejenerasyon, diş çürümeleri, kuru cilt, el sırtında sertleşme, parotitis, gastrik boşalmanın gecikmesi, tiroid metabolizmasının düşmesi,düşük beden ısısı diğer biyolojik komplikasyonlardan bazılarıdır.

Psikolojik açıdan ise: irritabilite, disfori, konsantrasyon kaybı, ilgi azalması, sosyal geri çekilme, içe dönüklük,duygulanımda değişkenlik, emosyonel kısıtlılık, kendini yadsıma, aşağılama, otonomi kısıtlılığı, katı ve stereotipik düşünme belirgindir.

Depresyon, anksiyete bozuklukları(sosyal fobi, okb, panik bozukluk vb..) alkol ve madde kullanımı , kişilik bozuklukları ve cinsel sorunlar sık rastlanan ek psikiyatrik tanılardır. Bir çalışmada, ortalama 24 yaşında olan anoreksik kadınların %20’sinin cinsel ilişki yaşantısının olmadığı , %50’sinin ise hem orgazm olamadıkları hem de cinsel isteklerinin az olduğu gösterilmiştir.

Soner Erol

Psikolog, Klinik Psikoterapist, Cinsel Terapist

(Medical Psychologist)

Güncel haberler için bizi takipte kalın. GOOGLE PLAY UYGULAMA İNDİR // news.google.com

ETİKETLER;

#ÖĞRENCİ YARDIMLARI

#700 TL GIDA YARDIMI

#SOSYAL YARDIMLAR

#DEVLET DESTEKLERİ

#KIZILAY YARDIMLARI

#BELEDİYE YARDIMLARI

#PTT YARDIMLARI

#GÜNCEL HABERLER

#KADIN #EMEKLİ #BAŞVURULAR #AİLEDESTEK

#EMEKLİLER #GIDA YARDIMI #ERZAK YARDIMI

#BURS #BURS BAŞVURUSU

#KREDİ #EVLİLİK KREDİSİ

#SED YARDIMLARI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu